Antalya’da İNCİR Avı

Adrasan yolunda, incir avındayken çektiğim analog fotoğraflar

Geçen yaz Ekim’in son haftasında üç aile toplanıp Antalya’ya gitmiştik. Haftalardır canım taze incir çekiyordu ama etraftaki marketlerde bir türlü güzelini bulamamıştım. Ya çok sertti ya da içi geçmiş. Neyse dedim, Türkiye’ye gittiğimde en ballısından bol bol yerim, buraya da oradan geliyor nasolsa. Antalya’da gezerken gözüm incir ağaçlarında ve meyve reyonlarında gezip durdu ama nereye sorsam “incir mevsimi bitti” diyip durdular.

Son günlerimizde Kaş’tan Çıralı’ya doğru giderken nar bahçelerinin yanından geçen bir yolda bulduk kendimizi. Çektik arabayı kenara daldık bahçeye. Koparmak için değil tabii, fotoğraf çekecektik.

Karşıdaki müstakil binadan köylü bir amca çıktı, “orası özel arazi” dedi, “gel sen benim bahçeye narın güzeli burda”. Oturttu bizi masasına, getirdi narları, soydu bi güzel besledi hepimizi.

Ben de fotoğraf çekmek için etrafta turlamaya başladım. Aha, bir baktım incir ağacı. Ama üstünde hiç meyve yok. Koştum köylü amcaya, en acıklı ses tonumla “incir bitti mi ya, nerden bulurum günlerdir canım çekiyor” dedim. Hele sen bi dur, dedi. Elinde bir dolu kase incirle gelip “Bunlar bizim mahsül değil ama köyün pazarından almıştım” dedi. Günler boyu sayıklamalarım sonucu zafere ulaşmam ve yaşadığım sevinç karışısında incirin büyük bölümünü benim yememe karar verildi ve herkese 1’er adet verdikten sonra arkama bile bakmadan hepsini bir güzel yedim ve muradıma erdim. O günden sonra da “İniciri koklayan kız” olarak tarihe kazındım.



Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *